Tag: dolgu

  • Bugün Neye Sıkılsam – I

    Bulaşıcıdır. İnattır. Gıcıktır. Uydurukçudur. Delidir. Fecenayip şahsına münhasırdır.
    Okur! Yandığının resmidir. Gel, yol yakınken okurluk durumundan istifa et.

    Herkesin sıkılma nedenleri farklı farklı… Örneğin ben gülümsemeyen, mimiksiz insanlardan çok sıkılıyorum. Ağız kenarlarıyla kulak memelerini bitiştiriveresim geliyor… Yetmiyor, hayalimde bu suratsız taifesinin burunlarına kırmızı boya foşlatıp kafalarına yeşil naylon peruklar takıyorum.. Peruğun permalı olması mühim.

    Hayalcikten de olsa ağzı gözü oynamaz insanlara hart diye peruk geçirmek bence çok komik. Karşılarına geçip basıyorum kahkahayı.. Diyorlar ki bu kadar da gülünmez ama! Sanki memlekette neye ne kadar gülüneceğini ölçen bir gülometre var. Gerçi bi’ ara bi’ kahkaha sesi ölçme durumları olmuştu ama o bitti galiba..

    Peki bütün bu sırıtkan hayalleri niye kuruyorum?..

    Birincisi insanım. İnsanların duyguları vardır. Gülmek, ağlamak, ipe sapa gelmez hayaller kurup mutlu olmak bunlardan bağzılarıdır..

    İkincisi şeddeli mannyağım. ‘’İnsanların nasıl göründüğünden çok benim onları nasıl gördüğüm’’ felsefesine gönül vermiş bir faniyim. Civar hanımlarının / hatta beyabilerinin benim onları gördüğüm yüzüne şöyle bir bakıyorum: dudaklar silikon, yanaklar nişasta dolgu, gözler sulu boya lens, alna itelikli kaşlar zehir şırıngoid, burunlar komple aldırılmış. Sanırsın üç-dört ayrı ürüne ait parça fabrikada yanlışlıkla aynı insana monte edilmiş.. Üstüne üstlük göz kırpma refleksi kaybolduğundan ağır fabrikasyon hatası da mevcut. Ne sevindiğin belli ne üzüldüğün tipli sayborg durumları…

    Kokoşsular elbette hallerinden gurur duyuyorlar. Ben de bu eser-i şahane için Medici ailesi kadar servet harcasam ben de gurur duyardım. Güzellik görecelidir dedikleri bu olsa gerek..

    Bir de genelde nesiller hibritleştikce güzelleşir ve zekileşir derler. Kimbilir, belki son yıllarda dünya nüfusundaki geometrik artış, biyolojik evrimi sürümden kazanıp kaliteden düşürmeye itmektedir… Yorum yapabilecek bilimsel bilgi birikimine sahip değilim ne yazık ki.. Tek merak ettiğim; eskiden oyuncak bebeklerimizi ”aa bak benimki göz kırpabiliyoo” diye birbirimize gösterirdik. Şimdiki çocukların olayı ”benimkisi vuar yaa, hiç göz kırpmıyo; hatta gözü çıkabiliyoo, dudakları patlıyo” mu acaba?… Son zamanlarda hiç çocuk görmedim. Dolayısıyla bunu da yanıtlayamayacağım…

    Bu ağzı ensesine kaçmış göreceliliği görse Picasso bugün ne çizerdi bilmiyorum ama işte ben böyle gülemeyen, ağlayamayan, konuşamayan, bir üst modele evrilmeye çalışırken pert olmuş 216’ları kafamda boyayla, perukla çiçeklendirmeye çalışarak can sıkıntımı gideriyorum.

    Yazımı devamı sonraya diyerek, başka can sıkıntılarımın hakkı saklı kalmak kaydıyla, burada virgüllendiriyorum. Eğer varsa sizin de ‘’bugün neye sıkılsam’’larınız anlatın dinleyelim.. Manyaklık paylaşıldıkça çoğalır😊