Bulaşıcıdır. İnattır. Gıcıktır. Uydurukçudur. Delidir. Fecenayip şahsına münhasırdır.
Okur! Yandığının resmidir. Gel, yol yakınken okurluk durumundan istifa et.
Kronik mutsuzluk neden olur? İstediğimiz şeyleri yapamadığımızda. E o zaman yapsak ya! diyesi geliyor insanın. Bir de istemediğimiz şeyleri yaptığımızda kısmı var ki ona değil teselli, amorti bile mümkün değil.
Çoğunluğun farklı farklı mutsuzlukları var, gad tenkis. Senin hala yoksa boş durmayasın, sen de kendi mutsuzluğunu yaratmayı deneyesin diye yazıyorum! Ne de olsa insan hayatta azmettiği müddetçe yaşar. Ya da azmedersen boyu posu devrilmeyesice mutsuzlar kulübünün en asil üyesi olabilirsin!!
İşe gündem haberlerine bakarak mı ya da olmadık hizmetler peşinde boş beleş vakit harcayıp kendini bitirerek mi başlarsın, orasına ben karışmam..
Hazır yeri gelmişken şu olmadık şeylerle kendini bitirme, enerjiyi haybeye tüketme hizmetlerini bir çırpıda sayıvereyim de iyiliğimi unutma! İşte kendi öz benliğini çiğneme nam-ı diğer kendini bitirme yolları:
yıkama yağlama, kraldan çok kralcı olma, evrenin panoramik fotoğrafında kime neye hizmet ettiğinin farkında bile olmadan olmadık insanlara yaranma girişimlerinin bin bir hali vb.
Bu anlamsız çaban, hizmette bulunduğun kişilerden insanlık gururu ve onuru bakımından soyut anlamda daha aşağıda olduğunun ta en baştan kabak kemane özkabulü ve ispatı.. Dolayısıyla, kendi özsaygını çatır çatır çiğneyince ve günün sonunda ağzınla tuttuğun kuşların uçup gideceğini ve servis sunduğun tiplere asla yaranamayacağını düşününce mutsuzluk garantin bilimsel olarak yüzde yüz, benden!
Denemelerin kifayetsiz kaldı, hala mutlak mutsuzluğa ulaşamadın mı? Pes etmek yok! Tek gereken, grande boy mutsuzluğa karşı sarsılmaz inancın!
Buralardaki en garibanın öteki tarafta hep eller havaya olacağına inanmışsın. Bu dediğime de tüm kalbinle inan bence. Senin iyiliğin için mutsuz olmanın on bin yolunu gösteriyorum. Kadir kıymet bilmiyosan ben seni bilirim elbet 😛
Sen misin sürprizlerle dolu olan yoksa büyük orta dünya ve hobit proceleri mi, halen karman çorman olsa da, etraftaki pek çok insanın ortak berbat özelliklerinden biri de kazlara özgü kibri, her şeyi ‘ben yaptım’ demesi galiba.. Yanisi kibir ve ‘tüm bu dağları, tepeleri, ovaları, gölleri ben yarattım; benden öncesi tufandı, benden sooğrası da kasırga’ deme hali, bedbaht olabilmek ve bedbaht edebilmek için altın standart!..
Çünkümsünün birincisi, insanın her başarıyı üzerine alınması tıbben sağlığın tanımına delalet etmemektedir. İkincisi de, yaptıklarımız kadar yapamadıklarımızı da dile getirebildiğimizde piskolocikman mutlu bireyler oluruz. Örneğin ne zaman ki “o okulu hiç kazanamadım ki lan ben, diplomam bile yok yani”; “olm beea, koca firmayı çoss diye batırdım göz göre göre”; ya da “bu kadınla/adamla evlenmek hayatımın açık ara farkla hatası idi” diyebülük, işte o zaman kendimis kendilerimisi aşabülük.
Çünkü insanoğlusu ancak ayın karanlık yüzünü farkettiğinde aksiyon alabilir… Aksi takdirde karanlık taraflarıyla yüzleşmeyi becerememiş canlılar kendi söylediklerine kendileri de inanmaya başladığı zaman buyrun cinnet dünyamıza durumları ortaya çıkabülü.
Bilim böyle bir şey işte. Yanında dursan da durmasan da vardır… Bilinçli ya da bilinçsizce bilim karşıtı görüşlere verdiğin her destekte bindiğin insanlık dalını keseceksin… Kendi dalın da aynı dal olduğu için çanak çömlek de yer çekimine tabi tabii…
Eminim bir süre sonra bu mutsuzluk kılavuzu sana yetmeyecek.. Alıp başını gitmek isteyeceksin.. Çünkü elle tutulur bir amacın olmadan çok uzaklara gittiğinde şapşahane mutsuz olacağını hissedeceksin.. Ama unutma! Şairin mezar taşında yazdığı gibi “altın nilüfer çiçeği en harlı alevlerin ortasında bile büyüyebilir…” Ve son kii üç dört; mutsuzluk paylaşıldıkça çoğalır!😁😁
(Yazarın notu – 1: bu yazı orijinali 1874 yılında solo piyano için Mussorgsky tarafından bestelenen Pictures at an Exhibition‘ın orkestral düzenlemesini dinlerken yazıldı.
Yazarın notu – 2: daha çok kırmızı et yemen, yiyemiyorsan vitamin iğnelerini aksatmaman ve yazının ayna görüntüsünü görebilmen dileğiyle!..😊)
Leave a Reply