Bulaşıcıdır. İnattır. Gıcıktır. Uydurukçudur. Delidir. Fecenayip şahsına münhasırdır.
Okur! Yandığının resmidir. Gel, yol yakınken okurluk durumundan istifa et.
İçeriğin olası zarar ziyanından yazar değil, uygulamaya kalkan komik okur sorumludur. Ona göre!!

Bugün karne alan çocuklara bol bol ‘’aman sakın okumayın çocuuuum’’, büyüklere de naçizane ‘’çocuklarınızı okutmayınız’’ dilerim. Ben okudum, çok fena bir şey.. Kimseye tavsiye etmem..
Ayrıca, toplamda oranlasak en az üç normal kişinin toplam yıl sayısı kadar okula gitmişliğim vardır. Şu an blog’da bulunan her on kişiden üçü gani gani, gönül rahatlığıyla anne babasına ‘’sitebocugu bizim yerimize de diploma almış!’’ diyerek kendini okuldan muaf tutabilir!.. Kefilim.
O halde televüsyon karşısında bulduğun ilk koltuğun üstüne mırıl mırıl kıvrılabilirsin.. Bu kıyağımı da unutma! Oooh mışıl mışıl kış uykusu işte! Bıraksalar kışın yataktan hiç çıkmam. İnan ayı kadar aklımız yok!..
Sorgucu bir kişilik olarak, ısrarla, neden okumayayım ki diyorsan, yanıtım çok basit: soru yanlış! Sorunu her geri zekalı patronun verdiği o örnekle vurgulamalısın: steve jobs okula mı gitmiş yani?..
Okuyup okuyup hala ‘’yalnış yanlızlıklar’’ yazacaksan; ‘’oda bizimlemi toplanacakdı’’ diye ‘’mejaz’’ lar atacaksan; ilk demiryolunun İstanbul’da yapıldığını iddia edeceksen; Malatya’nın hangi bölgede olduğunu bilemeyeceksen uzun vadeli düşünmene hiç lüzum yok bence… Hemen kısa vadeli yatırımla fon hesabı açıp -de’leri, -da’ları ve kafa raylarını direkt oraya yatırabilirsin! Sektör beş -da’ya bir -ki kazandırıyormuş ki şimdiden teprik ederim!..
Bu paragrafa kadar geldin, halen pek oralı olmadın gibi duruyor ama emin ol bildiğim var da söylüyorum. O bildiğim, aslında bayağı yakın bir bildik; şöyle ki bizatihi kendimisim… Ricaları kıramadık, puanlar ziyan olmasın diye bin yıl filan okuduk. Sonuçta ne olduğunu merak ediyorsan söyleyeyim…
Kadir kıymet bilmez, ancak kendi tanıdıklarına iyi davranan nammmkör patronlara sinirlenerek, hır böcüğü olarak yaşayıp gidiyos. Kırılan çocuk kalbimisi onarmak ya da insanlığımısı hatırlamak için akşamları evde saatlerle çizgi film izliyos. Ve, şimdi de, burdan Capon’a sesleniyos! Miyazaki, Türk ortak arıyorsan, gimme a call beybisi!
Özetle, hepimiz, büyük okumakla büyük bok yediğim konusunda hemfikiriz!.. Bilmem iyi bir örnek oldu mu?.. Artık olduğu kadar!.. Ben de part-time bir yazarım, napiiim yani!!
Açık konuşmak gerekirse, ben bu boku yerken zat-ı şahanemi bloglardan megafonla uyaran, ‘’bence okuyanla okumayan arasında pek fark yok. Herkes mikemmelen mutsuz. İlla okuyacaksan çizgi film koleksiyonumu paylaşmaya hazır olduğumu bilmeni isterim!’’ diyen bir böcügüm yoktu..
Haliyle cahillik edip beş yaş itibariyle mal gibi karne koleksiyonu yapmaya başladık. Maslak gökdelenleri boyunca diplomalar edindik… Maslak inşaat çılgınlığı oldu oktilyar.. Bizde yaş oldu milyar.. Acaba sence hala sabahın hıyar saatlerinde uyanıp abuk sabuk insanlarla beraber çalışmaya can atarmış taklidi yapa yapa yollara koyulmak; her gün kendini çok zeki, çok iş odaklı, çok iletişim gurusu sanan hınhınlara laf anlatmaya çalışmak, ordan mutlulukların en büyüğü gibi mi görünüyor?.. E o zaman: forrooo!!
Sonumsu söz: sen olsan da olmasan da okul hayatı ve sonrası denilen şey, ne mevsim ne hastalık dinlemeden, sen ya da başkası olmuşsunuz zerre sallamadan, kendi başına, otonom takılmaya devam edecek.. Sabahları sıcacık yatağından kaldıracak birilerini illa ki bulacak… En temizi beni dinle, bu karneyle işi zirvede bırak dostum! 😉
Leave a Reply