Bulaşıcıdır. İnattır. Gıcıktır. Uydurukçudur. Delidir. Fecenayip şahsına münhasırdır.
Okur! Yandığının resmidir. Gel, yol yakınken okurluk durumundan istifa et.
Sabaha karşıları göz kapaklarıma iki koca fil oturuyo umrundaysa.. Sağdakinin adı ‘baban da az uyurdu’; soldakinin adı ‘bok yeme uyu!..’.
Alarmın zortlamasıyla beraber bu kamyon arkası yazıtı ruhlu feylesof fillere karşı argüman geliştirmek hiç kolay değil takdir edebiliyorsan. ‘’İş var şekerim’’, ‘’trafik var cumbocan’’, ‘’daha karpuz mu keseceğdin lan sayın fil’’ler bittikten sonra sol gözün üst iç tarafındaki kirpikte inceden bir kıpraşma başlıyor. Bu kıprışım giderek dış kanattaki kirpiklere ve sağ göze doğru yayılıyor.
Göz kapaklarımı muşmula gibi açmaya başladığımda kendimi günün kalan kısmını Berlin hayvanat bahçesinde ziyaretçilere su püskürterek geçirecek filciklere veda ederken buluyorum…
Sabah uykusu kendimi bildim bileli kendisini uyumaya doyamadığım.. İstemeye istemeye gittiğim anaokulundan istemeye istemeye gittiğim üniversiteye değin hep sabah uykulu bir dünyanın hayalini kurageldim. Gerçek hayattaysa bütün öğlencilerin, tam gün okula gitmeyenlerin, metazori altı senelik fakülteler okumayanların, okurken beş para almadan nöbet tutmak zorunda kalmayanların yataklarını caaaarrrt!! diye ortadan ikiye ayırasım geldi.
Hayır, o kadar uyumadık uyumadık da n’oldu diye düşünüyor insan? Neler neler oldu; görmek için bi’ beş dakka gözlerini açıp da etrafcağızına bakı bakı mı versen?…
Pekala, ben sana söyleyeyim, şu oldu: Ben uyumadım, sen saatleri geri alaaa alaaaa uyudun, uyudun da karpuz gibi büyüdün mışılcan…
Bak, ben sana uyuma demiyorum! Yine uyu, ama uyuduğun yerden benim beş dakikalık sabah uykumu on saniyeye indirme be güzelim. Senin uyuduğunu benim uyumadığımla telafi etmemiz sana da biraz tuhaf gelmiyor mu?..
Sen bunu düşünürken ben de biri uyur biri bakar kıyamet ondan kopar atasözümü gelecek nesillere emanet etmek istiyorum. Mümkünse eli kürekli bir nesil bulabilirsem onlara emanet edeyim ki iki dakika huzur içinde uyuyabileyim. Az uyumak insanda galiba böyle sevecen duygular geliştiriyor…
Aslında uykunu alarak gerine gerine uyanmak ve etraftaki herkesin halen fosur fosur uyuduğunu görmek ayran üstü şerbet gibi bişe olurdu herhalde. Çünkü yine herkes uykuda, sen tek başına cin baba olmanın ağırlığı altında.. Belki güneş bile doğmuyordur artık bilmiyorum ki. Ne de olsa uzun zamandır görüşmüyoruz…
Kendimi tuzsuz, baharatsız, içi geçmiş bir karnıyarık yemeğindeki soğan gibi hissediyorum. Hükümsüz..
Ya da şöyle söyleyeyim. Şimdi, yani tam şu an ghkk! deyip ölsem ‘’acaba öldüm mü lan ben’’ diye düşünürüm. Çünkü o kadar uzun zamandır uykumu alamıyor ve ikimizin yerine de uyumuyorum ki.. halen yaşayıp yaşamadığımdan bile emin değilim. Ufacık tefecik içi dolu zombicik olmuş olmayayım sakın ha diye ara sıra kendime su pıspırtıyorum…
Peki ya sen, sen hala yaşıyor musun? Sabah olmadı mı henüz? Ses mi versen ki anlaşılması için.. Ama doğru ya, senin sesin bile çıkamaz ki.. Uyurken..
Leave a Reply